Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV)’nın Giresun Şubesi kuruldu. Giresun’da, Vali Enver Ünlü’nün Onursal Başkanlığında kurulan TSK Güçlendirme Vakfı Giresun Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri de belli oldu.

TSKGV Giresun Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığına Giresun Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği (GESOB) Başkanı Ali Kara, Genel Sekreterliğe Espiye Belediye Başkanı Mustafa Karadere görevlendirilirken, yönetim kurulu üyeliklerine; Yağlıdere Belediye Başkanı Yaşar İbaş, Giresun Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Türkmen, Valilik Özel Kalem Müdürü Ramazan Bilgiç, Mimarlar Odası Başkanı Gökhan Göksu, Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, İleri Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mesut Erdoğan ve Çınarlar Mahallesi Muhtarı Abdullah Akar görevlendirildi.

TSKGV Giresun Şubesi Yönetim Kurulu ilk toplantısını 24 Şubat Perşembe günü saat 11.30’da Valilik toplantı salonunda vakfın Onursal Başkanı Vali Enver Ünlü başkanlığında yaptı.

Vali Ünlü, toplantıda yaptığı konuşmada; Kurtuluş Savaşı’nda iki tane gönüllü alay çıkartan, Milli Mücadele Kahramanları Yarbay (Topal) Osman Ağa ve Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan’ın memleketi Giresun’da Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın şubesinin kurulmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Bu onurlu göreve seçilen yönetim kurulu üyelerini tebrik eden ve hayırlı olsun dileklerini ileten Vali Ünlü, TSKGV Giresun Şubesi’nin en kısa zamanda tüm ilçelerde de şubesinin kurulması yönünde talimat verdi. Vali Ünlü, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğünün en büyük teminatı olan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin daha da güçlendirilmesi noktasında TSKGV Giresun Şubesinin önemli çalışmalara imza atacağına yürekten inandığını da sözlerine ekledi.

Giresun’da yeni kurulan TSKGV Giresun Şubesi Yönetim Kurulu göreve atanmalarından dolayı kamuoyunu bilgilendermek amacıyla bir basın bildirisi yayınladı.

Yayınlanan bildiride şu ifadelyere yer verildi; “Kıymetli Giresun’lular, Türkiye, bulunduğu coğrafya itibarıyla jeopolitik, jeoekonomik, jeostratejik ve jeokültür denklemlerinde dünyanın en önemli coğrafi parçalarından birisi üzerindedir. Konumu itibariyle dünyanın önemli ama bir o kadar da istikrarsız bölgeleri olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu'nun kesiştiği yerde bulunan Türkiye'nin savunma politikası, ülkenin ulusal bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve çıkarlarını korumak ve muhafaza etmek esaslarına dayanmaktadır.

Bir Avrasya ülkesi olan Türkiye, enerji zengini olan Orta Doğu ve Orta Asya (Kafkasya dâhil olmak üzere) enerji bölgelerinin içinde yer almaktadır. Bu bölgelerden taşınacak enerjinin geçiş bölgeleri olan Karadeniz ve Akdeniz bölgesinin ana ülkesi durumundadır. Bunun doğal sonucu olarak da enerjiyle ilgili her türlü stratejinin ortasında yer almaktadır ve gelecekte de yer alması kaçınılmazdır.

İşte bu şartlar içinde; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) günümüzün ve geleceğin kritik anlaşmazlık konuları, yeni tehdit tanımları (asimetrik), bilgi savaşları ve benzeri bölgesel ve küresel tehditlere karşı yeni yaklaşımlar ve stratejiler geliştirmektedir. Bu girişimler yüksek maliyetli ve uzun süreli teknolojik projelerdir.

1964 yılında yaşanan Kıbrıs bunalımı esnasında bazı müttefik ülkeler tarafından, kendilerinden alınan savunma teçhizatının Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda kullanılması konusunda engeller çıkarılmıştır. Bu durum, savunma gereksinimlerinin karşılanması konusunda müttefik dahi olsa diğer ülkelere bağımlı hale gelinmesinin sakıncalarını ve savunma gereksinimlerinin yerli imkânlarla karşılanmasının önemini kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde gözler önüne sermiş, kendi kendine yeterli bir savunma sanayi altyapısının tesis edilmesine yönelik politikaların temelini oluşturmuştur. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Türkiye, kendisine uygulanan silah ambargosu ile karşı karşıya kalmış ve bunun olumsuz etkilerinin azaltılması maksadıyla modern ulusal savunma sanayinin ilk adımları da bu dönemde atılmıştır. Bu dönemde Yüce Milletimizin bağışları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin savunma sistem ve ürünlerini modern teknolojiye dayalı olarak geliştirmek için kurulan Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları, 17 Haziran 1987 tarihinde 3388 Sayılı Yasayla birleştirilerek Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) kurulmuş ve 26 Eylül 1987 tarihinde faaliyete başlamıştır. Vakıf’ın amacı, 3388 sayılı Kanun ile; “Milli harp sanayimizin geliştirilmesi, yeni harp sanayi dallarının kurulması, harp silah, araç ve gereçlerinin satın alınması suretiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaş gücünün artırılmasına katkıda bulunmak üzere milletimizin maddi ve manevi desteğini sağlamak” olarak belirlenmiştir.

İlk Türk devletlerinden itibaren ordu-millet anlayışı önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk halkının genetik kodlarına yazılı olan ve geçmişten günümüze taşınan bu anlayış, tarihin her safhasında tekerrür etmiştir. Türk halkı gönüllülük prensibine dayanan bu anlayışla her daim maddi ve manevi olarak ordusunun yanında yer almıştır. TSKGV, kadirşinas Türk milletinin TSK için gönüllülük esasına dayalı yaptığı bağışları Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi için etkin bir şekilde kullanmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV), Türk milleti ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında kurulu olan gönül köprüsünü sürdürmek ve güçlendirmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaş gücünün artırılması amacıyla yeni yatırımlar yapmak, sermayedarı olduğu şirketlerinin hisse değerlerinin artmasına katkıda bulunmak ve büyük Türk milletinin bağışlarını, şirketlerden elde ettiği kâr paylarını ve diğer Vakıf gelirlerini Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi için etkin bir şekilde kullanmak amacıyla faaliyetlerine devam etmektedir.

Kıymetli Giresunlular, son yıllarda devletimizin yakın coğrafyadaki milli menfaatlerimizi temin maksadıyla gerçekleştirdiği yurtdışındaki askeri faaliyeti her birimiz büyük gururla takip etmekteyiz. Mavi Vatan anlayışıyla, Doğu Akdeniz’deki egemenlik alanlarımızın korunması için hem denizde hem de Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşması yaptığımız Libya’da haklarımızın garanti altına alınması için icra edilen harekatlarda savunma sanayinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye’yi güneyden kuşatacak bir terör koridoru projesinin yerle bir edildiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatlarında mümkün olan en az zayiatla en kısa sürede başarı elde edilmesinde İHA, SİHA, Elektronik Harp Sistemi gibi unsurların katkısı gerek vatandaşlarımız gerekse dünya kamuoyu tarafından adeta canlı olarak izlenebilmiştir.

Son olarak kardeş Azerbaycan’ın işgalci Ermenistan’a Karabağ’da verdiği ders ve ortaya koyduğu destansı mücadelede de yine Türkiye’mizin gururu olan ve Vakfımızın bağlı ortaklıklarla pay sahibi olduğu Savunma Sanayi kuruluşlarının rolü olduğu unutulmamalıdır.

Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, güçlü ordu, güçlü Türkiye demektir. Caydırıcılığı olan bir silahlı kuvvetler modern savunma anlayışı, teknolojik üstünlük ve kabiliyeti gerektirir. Yurdumuzu içeriden değil, dışarıdan savunmak istiyorsak, Türkiye’nin güvenliğinin sınırlarının çok ötesinde başladığını da unutmamak zorundayız.

Bu itibarla, geçmişte yurt savunmasında gösterdiği cesaret ve fedakarlıklarla şan elde etmiş olan Giresun’umuzun bu vakfa ve faaliyetlerine ilgi göstereceği imkanı nispetinde katkıda bulunacağına olan inancımız tamdır”